16 Eylül 2012 Pazar

En Keyifli Dövme Stüdyosu; 'Twenty Tattoo'

   Cumartesi günü iş çıkışı evde pineklemeyi planladığım sırada, kadim dostum ozcadısı'nın telefonuyla kendimi sokaklara vurdum. Ozcadısı arkadaşı  OguzhanKabukcu'nun evvelsi akşam açtığı dükkanına 'Hayırlı olsun' ziyaretine gitmekteydi. Tam olarak nereye gideceğini bilmeyen ben, Anadolu Yakası'ndan, Avrupa'ya geçerken telefona sarıldım; 'Alo, neredesiniz?', 'Canım ben şu an dövme yaptırıyorum', 'Tamam,neredesiniz?'.
   Telefonu kapatınca kendi soğukkanlılığıma kendim şaşırdım. Akşam Taksim'de gezinme planımızın içinde, ozcadısı'nın dövme yaptırması gibi bir şık yoktu. Ancak ben, 'Aman Tanrım' diye şaşkınlık naraları atacağım yerde, sanki hepimiz sokağa çıkıp  bakkaldan gazete alırmışcasına dövme yaptırıyormuşuz gibi 'Tamam' demeyi tercih ettim.   

   Kumbaracı Yokuşu'ndan aşağı inerken, Leb-i Derya ile Kumbaracı 50'yi geride bıraktığınızda sağ taraftaki 49 numaralı dükkan; 'Twenty Tattoo'. Tam adıyla 'Twenty Tattoo& Piercing Studio'. Minicik, sıcacık bir yer. Mekanın sahip ve sahibesi Oğuzhan Kabukçu ile Hasibe Yıldırım. Ancak anladığım kadarıyla Oğuzhan'ın cici kız kardeşi Aslı başta olmak üzere, geçmişi Denizli'ye dayanan, dükkanın 'demirbaşı' olan bir arkadaşlar grubu var. Zaten ben Kumbaracı'dan aşağı inerken, kapı numaralarına bakmaksızın dükkanı bu grup sayesinde buldum diyebilirim. Twenty Tattoo eşrafı sokağa taşmıştı. Bendeniz de bir cumartesi gecesi karşınıza çıkabilecek en tatlı insanlarla böylece tanışmış oldum.
   İşin aslı esas şamataya geç kalmıştım. Açılışın şerefine Kumbaracı'yı şampanyayla yıkayan arkadaşlarım,  üzerine de portakal likörü-soda ikilisinden oluşan shotları devirmişlerdi. Yanlarına varmayı başardığımda herkes çoktan çakır keyifti. Öyle ki, Ozcadısı 'Hadi bakalım' deyip bileğine Latince 'Bilgelik' bile yazdırmıştı. 
   Hasibe'nin ozcadısı'nın bileğine kondurduğu 'Sapientia'sına bak bak doyamadık. Kadim dostumun sivri sinek ısırmış kadar canı acımamış, bir fiske kabarıklık, kızartı oluşmamıştı. Sonra da ne bir yara, ne de iltihap. Belki zaten öyle şeyler hiç olmuyordur artık, bilemeyeceğim. Ancak Hasibe'nin elleri dert görmesin demeden de edemeyeceğim.
   Burası Twenty Tattoo'nun ikinci adresi. Daha önce İstiklal'in öte yanındalarmış. Hasibe üniversite eğitimini aldığı Denizli günlerinden bu yana dövme yapıyormuş. Dövme yapmayı o zamanlar bir arkadaşının stüdyosuna gide gele öğrenmiş. Ancak 'alaylı' demeden önce bir kez daha düşünmenizi tavsiye ederim; zira kendisi Pamukkale Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü'nde Resim İş Öğretmenliği'nden mezun. Aralık 2011'de kendi stüdyosunu açmadan önce, Denizli ve İstanbul'da profesyonel olarak bu işi yapmış. Son yıllarda kendi imzasından çok, Gazi Mustafa Kemal'in imzasını kullanmış. Dövme 'amca'lar arasında çok popülermiş. Ancak tek mahareti  bu değil. Aynı zamanda film, reklam, fotoğraf çekimlerinde de profesyonel makyaj yapıyor. En son olarak İstanbul'a Dans Festivali için gelen Japon dans grubunun fotoğraf çekimlerinde çalışmış. Bunu öğrendiğimde 'Ayy ne güzel, ben Caponları çok severim nedensiz yere' deyince,  geçirdikleri bir hafta içinde bu sevgiyi hakettiklerini dile getirdi.






          




  






   Anlayacağınız ben Hasibe'yi kenara kıstırıp, o nasıl, bu nasıl diye ardı arkası kesilmeyen sorular sordum. O da hepsini peygamber sabrıyla yanıtladı. Bu nedenle içinizden dövme yaptırmayı arzu edenler, 'Acaba neye benzeyecek?' kaygısı taşımazken, kendinizi melek gibi bir insana teslim etmek isterseniz, yolunuzu  Twenty Tattoo'ya düşürseniz iyi edersiniz.  Eğer ziyaretinizi geç saatlerde gerçekleştirirseniz, belki siz de dar sokaklardan birinden Kumbaracı Yokuşu'na dönmeye çalışırken, manevra alanını daraltan apartmana korna çalan, akıllara durgunluk veren bayana denk gelirsiniz! ( Çok ciddiyim!)
   
Hasibe The Great








O gece sizlerle bir arada olmak çok çok güzeldi. Umarım en kısa zamanda tekrar bir araya geliriz. Siz kendinizi biliyorsunuz! 
      

1 yorum: