17 Ekim 2012 Çarşamba

Memleketimden 'Yazar' Manzaraları

     İstanbul'da yazdan kalma bir akşamüzeri... Üsküdar'dan Beşiktaş'a geçerken 'Ne güzel' diyorum içimden; '5 dakkada Beşiktaş, hem de Boğaz'a değiyor gözleri insanın'. Beşiktaş'tan İstinye Dereiçi'ne giden bir otobüse atlayıp, düşüyorum yola. İstikamet Tarabya; Almanya Büyükelçisi'nin Tarihi Yazlık Rezidansı. 
     Akşam saatler 20:00'ı gösterdiğinde icabet etmem gereken bir davet var. İstanbul'da iş çıkış saatleri yaşanan trafik çilesi malumunuz; heyecan içerisindeyim. Yönetmen Osman Okkan'ın   yazdığı ve yönettiği 'İnsan Manzaraları - Türkiye'den Altı Yazar Portresi' belgeseller dizisinin basın tanıtımı ve akabindeki söyleşi vesilesiyle Büyükelçi Eberhard Pohl'un vereceği resepsiyona yetişmem gerekiyor. Bindiğim otobüs şoförünü şaşırtacak bir hızla İstinye'ye varıyoruz. Öyle ki şoför, Cemil Ağabey'ini arayıp 'İstinye'ye geldim, valla da geldim' diye haber ediyor. Ben de böylelikle Dukan Diyeti'ndeki karnımı doyuracak zaman buluyorum. İstinye Şıkıdım'ın yağsız, hafif, leziz kokoreci ile tanışıyorum. Ardından da Hızır'ın hızında hareket eden bir minibüse binip, Tarabya'ya ulaşıyorum.
        
             *                                    *                                     *

     Almanya Büyükelçisi'nin Yazlık Rezidansı akşam karanlığında bile güzelliğini es geçemeyeceğiniz yemyeşil bir bahçe içerisinde karşılıyor sizi. Gül bahçelerini geride bırakarak, koruluğun içine doğru bir gezintiye çıkmamak için kendinizi zor tutuyorsunuz. Rezidansın üzerinde bulunduğu arazi 1880 yılında Sultan 2. Abdülhamit tarafından Alman İmparatorluğu'na hediye edilmiş. Rezidansın fotoğraflarını çekmedim, o nedenle merak buyurursanız Alman Başkonsolosluğu'nun internet sitesine bakabilir  ya da daha ayrıntılı bilgi için Boğaziçi'ndeki Almanya kitabını edinebilirsiniz.
             Antreyi geçerek, sol tarafta bulunan salona adım attığımda ilk önce nazik daveti sayesinde bu güzel geceye katılmamı borçlu olduğum yönetmen Osman Okkan gözüme çarpıyor. Ardından da büyük usta Yaşar Kemal. Hangi lakapla anmalı onu bilemiyorum; büyük yazar, güzel insan, dava adamı? Muhtemelen gittiği her yerde, kimi zaman sevgi ve ne yazık ki bazen de tehditle, aşağı yukarı etrafındaki her insandan gördüğü ilgiyi karşılıyor güler yüzüyle. Onu tanımasanız, hiç okumamış olsanız bile, merak ve saygıyla yanı yamacında bir köşe bulup ilişeceğiniz, sözlerine kulak kabartacağınız bir enerji, duruş, mizaç, karakter. Artık ne derseniz, deyin.
Yaşar Kemal'in bu güzel anını ne yazık ki ben net olarak yakalayamadım. Ancak benim için gecenin en büyük sürprizi
olan, Tarkan'ın kadrolu fotoğrafçısı olarak tanıdığım Sedat Mehder neyse ki yakaladı. 
           O gece Yaşar Kemal başta olmak üzere resepsiyonun 99 davetlisi, 'İnsan Manzaraları'nın TRT-Türk'te yapılacak gösterimleri vesilesiyle yapılan tanıtım nedeniyle oradaydılar. Temeli daha önce  ARTE televizyonu için hazırlanan belgesel çekimlerine dayanan Okkan'ın projesi, adını Nazım Hikmet'in dünyaca ünlü destanından alıyor. Nazım Hikmet, Yaşar Kemal, Orhan Pamuk, Murathan Mungan, Aslı Erdoğan ve Elif Şafak'ın yaşam öyküleri ve eserleri üzerine portrelerin Robert Bosch Vakfı desteğiyle yayınlanan DVD setleri, 2012 yılının başından bu yana Almanya'da büyük ilgi görüyor. 

Yaşar Kemal ve Murathan Mungan 
   Okkan'ın kurucuları arasında bulunduğu Türk- Alman Kültür Forumu, WDR televizyonunun eğitim portalı Planet Schule ile birlikte, okul ve yüksekokullarda kullanmaya uygun kapsamlı bilgilendirme ve  ders malzemeleri de geliştirmişler. Bu belgeler Planet Schule'nin internet sitesinden ücretsiz olarak indirilebilir durumda. 2011 yılı yaz döneminden bu yana Duisburg- Essen Üniversitesi'nde 'İnsan Manzaraları - Türkiye'den Altı Yazar Portresi' film dizisi konusunda  farklı bölümlerden öğrencilere bir seminer veriliyor. 2012- 2013 döneminden itibaren de Türkoloji Bölümü'nde konuyla ilgili bir ders verilecek. Aynı şekilde Giessen ve Berlin üniversitelerinde,bunların dışında Tübingen Üniversitesi'nde de Dr. Barbel Duemler'in hakkında seminer verdiği dizi, bu yıl itibariyle Köln Üniversitesi'nde de bir seminer konusu oluyor. 

                         *                                             *                                                     *
Eberhard Pohl
           Gece Yaşar Kemal'in etrafını sararak ona bir merhaba demek, onunla bir fotoğraf çektirmek isteyen insan kalabalığının hatrı ve gönlü alındıktan sonra, Büyükelçi Eberhard Pohl'un açılış konuşması ve Osman Okkan'ın davetlileri selamlamasıyla başladı. Pohl'un konuşması sırasında kayıt cihazıma olan güvenim nedeniyle ben hayranlıkla protokolde oturan Yaşar Kemal ve Ara Güler'i izlemekteydim ki, salonda benim saç rengime yakın yegane saç rengine sahip olan Nazlı Eray'la göz göze geldim. İstanbul sokaklarında gezerken ortalama bir vatandaşın 300-400 kelime ile kendisini ifade ettiği bir ülkede iletişimden yana en küçük bir sıkıntı yaşamayan ben, bu insanların karşısında 'Acaba Türkçe biliyor muyum?' şüphesine düştüm. 
      Pohl iki ülke arasındaki ilişki ve edebiyatın bu ilişkideki önemine değindiği konuşmasında, Yaşar Kemal, Orhan Pamuk ve Zülfi Livaneli gibi yazarlara Türk insanını Alman toplumuna bütün zenginliğiyle tanıttıkları için teşekkür etti. Bir gazetede okuduğu eleştiri üzerine bundan 10 yıl önce ilk kez Orhan Pamuk'un 'Benim Adım Kırmızı' adlı eserini okuyarak Türk edebiyatıyla tanışan Pohl, 2008 yılında Türkiye'nin konuk ülke olduğu Frankfurt Kitap Fuarı sonrasında ülkesinde Türk Edebiyatı'na artan ilgiden bahsetti. Konuşmasını sonlandırırken de basın mensuplarından bu projeye gerekli tanıtım desteğini göstermelerini rica etti. 
Yönetmen Osman Okkan TRT-Türk'e
röportaj verirken
        Pohl'un arkasından 'ev sahibi' Osman Okkan, öncelikle Eberhard Pohl'a bu gece için teşekkür ettikten sonra KulturForum'un Onur Başkanı Yaşar Kemal başta olmak üzere tüm davetlileri  selamladı. Filmlerin okullar ve üniversitelerde ders konusu olmasından büyük sevinç duyan yönetmen, Türkiye gösteriminin duyulmasının ardından Türk üniversitelerinden gelen isteklere de aynı heyecanla yaklaştığını dile getirdi. Bu filmlerin kitapların, romanların, şiirlerin yerini tutmayacağını ancak bugüne kadar bu dünyayla herhangi bir ilişki kurmamış olan kişilerde merak uyandırabiliyor olmanın mutluluk verici olduğunu söyledi. 
      Osman Okkan KulturForum'un Yaşar Kemal'le birlikte eş başkanlığını yürüten Nobel Ödüllü Alman yazar Gunter Grass'ın 85. doğumgününde önümüzdeki ilkbaharda İstanbul'a tekrar gelmeyi dile getirdiği müjdesini verdikten sonra, bu belgesel dizisini söyledikleri, yazdıkları, düşünceleri için baskı altında olan tüm yazarlara ithaf ettiğini belirtti. Konuşmasını bitirdiğini düşündüğümüz yönetmen, o an Yaşar Kemal'den 'Yazarların isimlerini söylemedin' uyarısı aldı. Osman Okkan bunu unutmuş değildi pek tabii, basına dağıtılan metinlerde bu bilgilere yer veriliyordu ancak Yaşar Kemal'in bu isteği dile getirdiği sıradaki tavrı beni o kadar mutlu etti ki; ne de olsa orada olmayanların haklarıydı sözünü ettiği.
      Gece Doğan Hızlan'ın TRT-Türk Genel Müdürü Ümit Sezgin, Murathan Mungan, Osman Okkan ve belgesel yapımında rol alan Alman WDR kanalının redaktörlerinden Birgit Keller- Reddemann'la gerçekleştirdiği küçük söyleşiyle devam etti. Söyleşinin sonunda Osman Okkan'ın Yaşar Kemal portresini hep beraber izledik. 

    
                             *                                          *                                              *
       Goethe Enstitüsü, TRT-Türk ile işbirliği yaparak üniversitelerde ve okullarda filmleri göstermeyi ve söyleşiler düzenlemeyi planlıyor.  'İnsan Manzaraları' 21 Ekim Pazar günü başlayarak, altı hafta boyunca Pazar günleri 19.30'da TRT-Türk kanalında yayınlanacak.
         Emre Kongar 'Kızıma Mektuplar'da ebeveynlere Nobel Ödülü almış yazarların isimlerini bir kağıda yazıp, çocuklarının duvarlarına asmalarını salık verir. Çocuklara oku demeyin, meraklarını uyandırın demektir bu. Umarım anne, babalar bu fırsatı kaçırmaz ve çocuklarına ' Nazım Hikmet'i, Yaşar Kemal'i, Murathan Mungan'ı, Aslı Erdoğan'ı, Orhan Pamuk'u, Elif Şafak'ı oku' demenin en güzel yolunu kaçırmazlar. 





          
         
         

2 yorum:

  1. bu yazarlar martılara simit atmışlarmı hiç ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üzgünüm ancak bu soruyu sorduğunuza göre en azından Yaşar Kemal'e çok yabancısınız demektir.

      Sil